Belirtiler Aniden gelen yoğun korku periyotları, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma.
Nedenleri Bilinmiyor
Risk faktörü Aile öyküsü, tüttürmek, stres, çocuk istismarı geçmişi[2]
Tanı Semptomların diğer olası sebeplerinin hastada olmadığı anlaşılınca
Ayırıcı tanı Kardiyovasküler hastalıklar, hipertiroidi, uyuşturucu kullanımı
Tedavi Rehberlik, ilaçlar
İlaç Antidepresanlar, benzodiazepinler, beta blokörler
Sıklık İnsanların %2,5’i hayatlarının bir kısmında yaşıyor
Panik bozukluk, tekrarlanan beklenmedik panik ataklar ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur.[1] Panik ataklar çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya korkunç bir şeyin olacağı hissini içeren ani yoğun korku dönemleridir.[1][2] Semptomlar dakikalar içinde etkilerini artırır ve en yüksek derecelerine çıkarlar.[2] Daha fazla atağın gelmesinden kaygı duyarak geçmişte atakların meydana geldiği yerlerden kaçınmayla sonuçlanacak endişeler olabilir.[1]
Panik bozukluğun sebebi bilinmemektedir.[3] Panik bozukluğu genellikle ailelerde kalıtsal bir şekilde devam eder.[3] Risk faktörleri arasında sigara içme, psikolojik stres ve çocuk istismarı öyküsü vardır.[2] Tanı, diğer mental bozukluklar, kalp hastalığı veya hipertiroidizm gibi tıbbi durumlar ve ilaç kullanımı da dahil olmak üzere diğer kaygı nedenlerinin ortadan kaldırılmasını ve hastanın semptomlarının bir profesyonel tarafından değerlendirilmesini içerir.[2][3] Durumun taranması danışana yapılan bir anket kullanılarak yapılabilir.[5]
Panik bozukluğu genellikle danışmanlık ve ilaçlar ile tedavi edilir.[3] Kullanılan danışmanlık türü genellikle insanların yarısından fazlasında etkili olan bilişsel davranışçı terapi (BDT)’dir.[3][4] Kullanılan ilaçlar arasında antidepresanlar ve nadiren benzodiazepinler veya beta blokörler yer alır.[1][3] Tedaviyi bıraktıktan sonra insanların %30’una kadarında hastalık tekrar nükseder.[4]
Panik bozukluğu, yaşamlarının bir noktasında insanların yaklaşık %2.5’ini etkiler.[4] Genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar, ancak her yaş etkilenebilir.[3] Çocuklarda ve yaşlılarda daha az görülür.[2] Kadınlar erkeklerden daha sık etkilenir.[3]